Taşkınlar, oluştukları yere göre kıyı taşkınları ve akarsu taşkınları olmak üzere ikiye ayrılır. Kıyı taşkınları, kıyı akıntılarının taşıdığı sedimentlerin şekillendirdiği kumsallar ve buna benzer sebeplerle oluşan kıyı alanlarını etkiler ve bu alanlar akarsulardaki taşkın bölgelerine karşılık gelir.
Akarsu taşkınlarında ise, akışkan vadinin bir kenarından diğerine uzanan bir taşkın yatağı ile sınırlanmıştır. Büyük sağanaklardan veya ani kar erimelerinden sonra hızla yükselen sular akarsu yatağın çevreleyen düz araziye taşar. Akarsuyun taşıdığı sedimentlerin toplandığı bu araziye “taşkın bölgesi” denir. Genelde bir akarsu taşkın bölgesinin bir bölümünü her iki veya üç yılda bir kullanmaktadır. Yüzyılda bir defa olmak üzere de tüm taşkın bölgesini kaplayacak kadar taşabilmektedir.
Taşkınlar büyük debi, yüksek su seviyesi ve büyük hızlar ile karakterize edildiğinden akarsular üzerinde inşa edilen tüm yapılar için taşkın debilerinin bilinmesi ve bunların zararsız hale getirilmesi gerekir. Özellikle baraj, bağlama ve su kuvveti tesislerinde taşkın debilerinin bilinmesi büyük önem taşır.
Taşkın belirli bir gözlem süresindeki akımların yukarı sınırı veya debi gidiş çizgisinin en büyük değeri olarak tanımlanabilir. A. B. D. ’de doğal ve yapay olarak teşkil edilen ana (normal) yataktan taşarak çevredeki arazileri su altında bırakan akış miktarları, genellikle taşkın olarak tanımlanır. Kritik taşkın seviyesi, yerel özelliklere göre belirlenen ve bu değerin üzerine çıktığında akarsuyun taşkın halinde olduğu kabul edilen su seviyesidir
|