Yüce dînimizin hoş görmediği, yasakladığı, haram kıldığı ve insanı günaha sokan şeylerden birisi de büyücülük, falcılık, kâhinlik.. gibi şeylerle meşgul olmak ve bu işlerle uğraşanlara gidip onlardan yardım ummak ve sözlerini tasdik etmektir!
Her şeyden önce şunu çok iyi bilmemiz lazımdır: Gaybı bilen sadece Allah Subhânehü ve Teâlâdır. Ancak, Peygamberler başta olmak üzere seçtiği yahut dilediği kullarına da bazan gaybla ilgili bilgiler lutfedebilir. Nitekim Peygamber aleyhisselâm Efendimizin gaybla ilgili verdiği pek çok haberler vardır. Hepsi de tek tek gerçekleşmiş ve diğerleri de gerçekleşeceği zamanı beklemektedir. Bunu böyle kısaca arz ettikten sonra, mevzumuzla ilgili olan Bakara Sûresi, 102. âyet-i şerîfesini meâl olarak verelim:
„Süleyman aleyhisselâm bir büyücü veya sihirbaz değildi! Fakat, (insanlara sihri öğreten) şeytanlar O’na ‘büyücü’ diyerek küfre düştüler. Babil’de Hârût ve Mârût isimli meleklere bir şey indirilmemişti. Halbuki o melekler: „Biz fitneyiz! (Sakın ola ki bizden öğrendiklerinizi kötü maksatlarla kullanarak) küfre düşmeyin!“ demedikçe, kimseye bir şey öğretmiyorlardı. Buna rağmen bunlar (o iki melekten) karı koca arasını açacak şeyler öğreniyorlardı. Halbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça, hiç kimseye zarar veremezler! Böylelikle onlar, kendilerine fayda değil zarar verecek şeyler öğreniyorlardı. And olsun, bu işi (kazanç ve kâr aracı yaparak sihir, büyü, fal, kehânet işlerini kötü yollarda kullanarak geçim vasıtası) yapanların, âhirette nasipleri yoktur! Kendilerinin, karşılığında sattıkları şeyin ne kötü olduğunu bir bilselerdi!“
Kâhinlik, büyü, sihir ve falcılık, hatta cincilik gibi çirkin işler yüzyıllar boyu insanları meşgul etmiştir. Süleyman aleyhisselâm zamanında da, Musâ aleyhisselâm zamanında da, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz zamanında da böyle idi; şimdi de böyledir! Cehalet döneminde bir işi yapıp yapmamak hususunda fal oklarına başvurulurdu ki, bu da bir nevi faldan başka bir şey değildi. Peki, islâm bu konularda ne diyor? Mesele, âhiret saadet ya da felâketi ile çok yakından ilgilidir ve bu konuyu çok iyi bilmemiz lazımdır.
Öncelikle şunu çok iyi bilmeliyiz: Bu işlerin tümü islâmın şiddetle yasakladığı yani haram olan işlerdir! Bu işleri yapanlar da, yaptıranlar da hiç şüphesiz büyük günaha girmiş olurlar! Rasûlullah aleyhissalât-ü vesselâm buyururlar ki: „Kim bir falcıya (kâhine ya da büyücüye) gider de (onu dinledikten sonra) ‘doğru söyledi’ der(ve böylece onu tasdik eder)se, Allah Teâlânın Muhammed’e indirdiğini (Kur’ân-ı azîmüşşânı) inkâr etmiş (gibi) olur!“
Sözlerimizin başında meâl olarak verdiğimiz âyet-i celîle de buna işaret etmektedir! Falcı, büyücü, kâhin gibilere gitmek ve bunların söylediklerini tasdik ederek inanmak, bu âyet-i inkâr anlamına gelmektedir. Bu da küfür olur! Konu ile ilgili bir kaç hadîs-i şerîf meâli arz ederek, meseleye biraz daha açıklık getirmeye gayret edelim inşaallah:
„Bir insan (gelecekten haber verme iddiasında olan) bir kâhine gelse ve ona herhangi bir hususta bir şey sorsa, (kâhinin söylediklerine inanıp onu tasdik etmese bile) 40 gün tevbesi kabûl olmaz! Şayet, onun söylediklerine inanırsa, kâfir olur!“
„Nice ebced harflerini öğrenenler vardır ki, müneccimlik (yıldız falcılığı, burçlarla falcılık) yapmışlardır. (Böylelerinin) Kıyâmet Gününde hiç bir nasipleri olmayacaktır!“
Diğer bir hadiste de, falcıya gidip bir şey soran ve falcıyı tasdik edenin 40 gün namazının kabul olunmayacağı haber verilmektedir. Bilmeyerek bu tür işleri yapmış isek, Allah’a yönelerek O’nun af ve mağfiretine iltica edelim, tevbe istiğfar edelim!
Dinimiz, fal, büyü.. gibi çirkin işlere karşılık istihare ve istişâreyi getirmiştir. Bunlarla uğraşalım. Tehlikeli işlerden uzak duralım!
Yâ Rabbi! Unutarak, ya da bilmeyerek bir hata etti ve günah işledi isek bizi ondan hesaba çekme! Bize güç yetiremiyeceğimiz şeyleri yükleme! Dünyada da âhirette de bizlere iyilik ver! Kâfirler topluluğu üzerine bizi üstün kıl, zaferyâb eyle! Senin her şeye gücün yeter! Âmîn!..